15 Kasım 2014 Cumartesi

en sevdiğim moda *)

 
sevgideğer az sayıdaki takipçi dostlarım nasılsınız inşallah. bugün ki yazımda sizlerle yeni aldığım eklem yüzüklerimi paylaşmak istiyorummmmmmm. evet bildiğiniz gibi ben moda dan pek öyle hoşlanmam. fakat bu eklem yüzüklerini moda olmalarına rağmen seviyorum. bu cicişleri ben tok kuyumculuktan aldım. ürünleri görmek için tık tık
tabi ben internetten değil kendi mağazasından aldım ama siz buradan da bulabilirsiniz.  el modeliniz her zamanki gibi bendeniz oluyoreeee
 

 
sizler için dostlarım çizgili pijamalarımla üşenmedim, çekim yaptım :DD buradan bakınca manikürümün geldiğini görebiliyorum ama siz görmeyin tamam mı??
bu eklem yüzükleri eğer ince parmaklarınız varsa gerçekten hoş görünüyorlar ama biraz dikkatli davranmalısınız kullanırken. bir kaç defa düşürdüm. sonra kaybolur maazallah. ayakkabınızı falan giyerkene dikkat edin emi : * hadi bakalım seç beğen al ablacım tak ablacım, yüzikciiiiiiiiiiiii,
 
neyse dostlar ben yine sapıttım siz bana bakmayın arada geliyolar öyle, öpüyorum sizleri, yani hemcins olanlarınızı :))

12 Kasım 2014 Çarşamba

puzzle 2 eylemlerimiz devam edecektir

evet dostlar, yine den kavuştuk sizlerle... uzunca zamandır yazmıyorum. ama o kadarrrrrrr yoğunum ki, herkesler bana acıyor. ezik oldum resmen. bana da yazık. valla bak.
neyse sizinde içinizi şişirmiyeyim. konumuza dönek. bu benim ikinci puzzle çalışmam oldu. birincisi için tık tık
önceki çalışmam da ağaçlardan şikayet etmiştim ya, tövbeeee.
bu varya anamı ağlattı resmen. siyah beyaz, her yerleri. 1000 parça. bi süre sonra şaşı bakma etkisi yaratıyor. işte bu güzel puzzle seçen canım arkadaşım adasehir e teşekkürü bir borç bilirim. bu puzzle adasehirin aslında. tek başına yapamaya cesaret edemeyince birlikte yapalım mı dedi, olur dedim. siyah beyaz olduğunu söylemişti ama bu kadar da siyah beyaz beklemiyordum. sonra kurduk odayı tezgahı. la hakketten siyah beyazmış yaa!! neyse tek kırmızı yerinden başlayalım da moral olsun dedik, hatta adasehir baya ısrar etti. sonra parça tasnifi yaptık. bi de arada kalan anlamsız boşluklar varya, onları da bir diğer ev arkadaşımız tamamladı. o konuda exper kendisi. hiç üşenmeden bütün parçaları tek tek deniyo o boşluğa uyanını bulana kadar. neyse çok uğraştık ama güzel oldu. geçenlerde ablam buralardaydı. boş kalınca bizim ki benim odayı temizlemeye karar vermiş. benim biri bişey yapar diye korkumdan dolabın altına sakladığım puzzle ı sen gir pas pas zannet, kenarından bir kısmını boz. bunu ben işteyken söyledi bana. akşamı dar ettim.eve gelip ilk iş puzzle koştum. Allahtan çok bozmamış. yoksa varyaaa cinayet sebebi.şimdik dolabın altında duruyor çerçevelenmeye gidecek boş bir vakitte.
işte bu da sonuç efemmm. bir Amsterdam manzarası. bilindik bir fotoğraf. hoş oldu bence. siz ne dersiniz a dostlar


29 Ekim 2014 Çarşamba

gece lafları 3

dostlar şimdik sizlerle yeni bir sohbet perdesini açacağız. neden ?? başka yazı yazacak zamanım yok. aslında bugün sizlerle başka bişilerden bahsedecektim ama fotoğraf makinasındaki fotoğrafları almaktan çooooook üşeniyorum. fotoğrafları alınca farklı konularda konuşacağız inşallah. şimdilik bu zavallı dostunuz boş boş laflarını dinlemek zorunda kalacaksınız.

şimdik bu her yerde görebilceğimiz resimleri neden bizlerle paylaştın diyeceksiniz. evet ama bu bizim köydeki evimizin balkonundan çektiğim fotoğraflar. ben bu yaz neredeyse hiç tatil yapmadım, tezlerle ve yeğenlerimle uğraştım durdum. en gıcık olduğum şeyde şimdi ben tam düzeneği kuruyorum. bilgisayar dökümanlar falan. kapıyıda kapatıyorum. yeğenlerim içeri gelmesin diye. çünkü bilgisayarda yazı yazmama müsaade etmiyolar. tam o sırda ablamlardan birisi ben tezle uğraştığımı bile bile sırf beni gıcık etmek için gelip çat kapıyı açıyo. suratta şeytani bir gülümseme. bakalım teyzeniz burda napıyomuşşşşş, diye salak bi ifade. sonra ağzını bozdun diyolar bana sevgili takipçi dostlarım. yani küfürü haketmiyo mu. gözümden ateş püskürtüyorum, karşında tip tip sırıtıyolar. çıldırmak işten değil. neyse işte ben böyle yazın çok bunaldım. sonra aşkım annemle köye gitmeye karar verdik. allahım ilahi huzura kavuştum. anlatamam size dostlar. bi rahatladım. sinirlerim gevşedi, resmen o kadar gerginim ki aşkım annemi bile tersliyorum. ben normalde çok huyluyumdur. böyle pasaklı yerlerde duramam. bizim köydeki evede aylardır kimse uğramadığından gayet pisti. hiçççç temizlemeye falan çalışmadım. temiz nevresimlerimi geçirdim yattım,ayağımda da terlikler. toza pise değmeden bir hafta geçirdim. bu sene varya üç ay ordayım kılımı bile kıpırdatmayacağım. doğal ortam, temiz hava, en önemlisi sessizlik. iyice yaşlandım artık kafam hiç gürültüyü götürmüyor. beni bilen az sayıdaki arkadaşlarım bilirler ki ben gülleri çok severim. güllerle ilgilenmeyi özellikle gül budamayı. benim için bir çeşit terapi gibi. köydeki bir hafta boyunca evin önündeki kocaman gül ağacını budadım. zaten ben büyüttüm o gülü. her sene gittiğimde güzelce budarım. otlarını temizlerim. ellerim falan su topladı ama değdi. çok cici oldu. açtığı zaman çok mükemmel görüyor ağaç. eski tip güllerden. ben bu yeni ziraat güllerini beğenmiyorum. doğru dürüst kokmuyor bile. benim gül ağacım açtığı zaman eve gül kokusu doluyor. çok tatlı bi ağaçtır. ben onu çok severim. o da bilir. ben biliyorum ben gelince hissediyor. geri kalan vakitlerimde de. gördüğünüz manzarayı gören balkonda sedir de pinekleyip çay içiyordum. ellilerin, atmışların taş plak parçalarını indirdim. müzik mükemmel, ortam mükemmel. ben bi de iyi çay demlerim söylemesi ayıp. her sabah aşkım anneme sarılıp istediğin kadar şımarıklık yapmakta cabası. bir an önce yaz gelsin

5 Ekim 2014 Pazar

ya moda olmasın nolurrrr :(


dostlar öncelikle kurban bayramınızı kutlayarak yazıma başlamak istiyorum. yaptığın iş de söylenmez ama hayatımda ilk defa kurban kestim. çok heyecanlı bence.
neyse yukarıda görmüş olduğunuz ciciler de benim bayramlıklarım. kendime bayram cicileri aldım. çok gariiiiiibim bu bayram ben :(( kaldım ya gurbet ellerdeee. öpcek el bile yook :((
napim bende boş durmayayım dedim. yarın diyarbakıra gidiyorum. sıkıldım burda otur otur. tecrübelerimi sizlerle paylaşırım ilerleyen yazılarda. yukarıda gördüğünüz cici resmi benim için adasehir hazırladı. nerden aldığımı söylemicem bana ne yaaaa. almayın lan. moda olmasın. yolda izde görcem diye ödüm patlıyo zati :DD napim ya şu pişti işini hiç sevmiyorum. bi de çok severek aldığım şeyler moda olunca çok sinirleniyorum. işin yoksa bekle ki modası geçsin. durduğu yerde eskiyor resmen. bana bencil demeyin dostlarım, sadece moda sevmiyom ben valla bak!!

3 Ekim 2014 Cuma

şeker gugili



şimdik dostlar sizlerle biraz nostalji yapalım diyorum. tabi bilenler için nostalji bilmeyenler için yeni bir dünyaa... türkiyenin her tarafında var mı bilmiyorum ama bizim bölgede mevlitlerden sonra böyle şekerler dağıtılır. aslında bu biraz daha modernleşmiş biçimi. eskiden benim çocukluğumda yani bu beyaz üzerinde pempiş işlemeleri olan bir kağıda sarılırdı. biz bu sarış biçimine gugil diyoruz. hatta böyle siyah hortumlarla kağıttan gugiller yapılıp, yoldan geçenlerin başlarına atılırdı :DD çocuklar olarak eğleniyorduk kendi aramızda :P neyse işte bu gugil biçimindeki kağıtların içine akide şekerleri doldururlar renkli renkli . en tepesinde de lokum olur. gül lokumu. tabi lokum kimin olacak diye deli  gibi kavga ederdik biz kuzenlerle çocukken. benim akıllı geçinen kuzenlerim ben küçüküm diye beni kandırmaya çalışıyorlardı ama hiç kaptırmadım lokumu, merak etmeyin hihi. işte geçenlerde memlekete gittiğimde annem camiden bir gugil getirdi. ama nasıl sevindim. gözüm doldu resmen. piyyy yaşlandımmmm. öhömm neyse. bomba gibiyim ben hiçç bişim yok. aldım gugili kimse bulmasın diye sakladım. gittim geldim yedim bütün şekerleri. eheee ehe. ama yemeden önce sizin için resmini çekmiştim neyseki. dostlarım bir gün görüşürsek sizinle paylaşabilirim şekerlemelerimi. nım nım çok tatlıııı

30 Eylül 2014 Salı

OSMANNNN!!

NOT:Resimdeki osman tamamen bir hayal ürünüdür. ben osman olsa olsa böyle birşeydir diye düşündüm. şimdik gençler ben size en son yazımda söz vermiştim anlatacağım diye, anlatıyorum. benim bir tane öğretmen arkadaşım var burada kimliğini açıklamayayım bayan x olsun. siz ona frau x de diyebilirsiniz çünküm almanca örtmeni. bu frau x in okulundaki edebiyat öğretmeni öğrencilere demişki, öğretmenlerinize birer mektup yazın, istediğiniz öğretmene yazabilirsiniz, öğretmenlerinize göstermeyeceğim, istediğinizi yazabilirsiniz. sonra getirip frau x e mektubu getirip vermiş. bu davranışını kınıyoruz, etik değil neticede. neyse efemm işte bizim osman da frau x e bir mektup yazmış. ben mektubu okudum ama şu an elimde değil genel olarak aklımda kalanları yazıyorum:
"hoca bana takmış, sürekli beni kaldırıyor, hep bana soru soruyor. ben daha doğru dürüst Türkçe bilmiyorum ama bana tutmuş Almanca soruyor. sanki ben ona ne yapmışım hı? ama hoca da haklı, bende onun dersine hiç çalışmıyorum. derse geç kalınca çok kızıyor. o da bizim iyiliğimizi düşünüyor"
hatırlamadığım yerler var mektupta. bu kadarını hatırlıyorum. tabi biz mektubu okuduktan sonra osman bir fenomen oldu. aslında çok meşhur siz tanımasanızda. gerçi artık siz de biliyorsunuz osmanı. çok tatlı diğil mi?ben çok sevdim kendisini. sanki ben ona ne yapmışım hı??

20 Eylül 2014 Cumartesi

Anaammmmm burnum!!



sevgideğer hala az sayıdaki(!) takipçi dostlarım:DDburnumu deldilerya benim oyyyyy, he hızma taktırdım. aslında hayatta cesaret edemezdim. antepte bi işim vardı ayıptır söylemesi, bir gümüşçüye girdim otantik böyle mıknatıslı falan bi hızma alacaktım. satıcı kız beni kandırdı, hayin emmellerine alet etti ya,,,hiç acımicak korkma dedi. pısttt diye sıktı spreyi tak deldi, ben daha ne olduğunu anlamadan.

sonra işte acıdı tabi acımaz mı..inanmayın siz onlara, kanadı burnum. tamam tamam ben biraz mızmızım, aslında o kadarda korkunç değil. spreyden dolayı pek acımıyor. ama ilk gece yara acısı oluyor. benim açımdan en kötü yanı ilk çiviyi söküp hızmayı takmaktı. bence iğrenç bir his. tabi kişiye göre değişebilir.

sizler için sağa baktım çektim , sola baktım çektim. artık daha güzel bir hızma alabilirim. böyle daha çok benim asi ruhumu yansıtan birşeyler. yaranın tamamen iyileşmesi bir hafta sürüyor. benim ki daha yeni iyileşti, bi de geri kapanma tehlikesi var ona da dikkat. onun dışında sanki o benim eksik parçammış gibi hissettim. sanki yıllardır orda olması gerekiyormuş gibi. aynaya bakınca sade burunuma bakıyom artık :DDtabi gaziantep gezim hakkında sizinle bilgiler paylaşacağım ilerleyen yazılarıma. bu ara yazamıyorum. internetim yok. ablam ezik dedi bana :((düşünün ne hallere düştüm. böyle takipçi dostlarım. bi de sürekli bilgisayarıma virüs saldırıyor. sırrını bir sonraki yazımda paylaşacağım cümleyi sizlerle söylemek istiyorum "sanki ben ona ne yap mışım, hııı?" böyle dedi siyah tayt giyen kısss

9 Eylül 2014 Salı

gece lafları 2


sevgideğer takipçi dostlarım, sizleri uzunca bir süredir rahatsız edemiyorum. çünküüüüüüüüüüüü.....heyecan yapmayın ya, hiç bi halt olmadı her zamanki gibi :D monotonlukta üstüme yok, uzmanım resmen. hey gidi ben gençliğimde böyle değildim lakin artık bizim baharımızda hazana vardı. yapraklar dökülüyo diyorummmm anlayın artıkk:DDD
evet yine gece lafları başlığı altında bir yazıya başlamış bulunmaktayım. ya size söylicek bi sürü şey birikti ama aklıma gelimiyoki yazarken. bu aralar a acayip yoğunum. çok istesemde hiçbirşey yazamadım o yüzden. şimdik dostlar, gece lafları perdemizin ikincisini açıyoruz. üstte gördüğünüz aşırı güzel türkan şoray tipli hatun benim annişkom oluyor. ben kendisini değişik değişik isimlerle de çağırabiliyorum zaman zaman. çok güzel ama di mi?? burada 16 yaşında nişanlı daha. saçındaki toka almanyadan gelmiş. orda gördüğünüz saçlar gerçektende çok güzeldi. nereden biliyorsun derseniz, uzun yıllar annemin dolabında ikamet ett. artık yoklar maalesef. annem temizlik yaparken bi buhran anında çöpe atma gaftetinde bulunmuş. ama canlı görmüş birisi olarak şimdi satsan 3-4 bin eder diyebilirim. (ben de güzelim romantik konunun içine eder diyebilirim.) neyseeeee!!

,,
bu çizimde bana ait dostlar. anneciğimi çizmiştim çok eski bi tarihte. benim böyle böyle bi sürü çizimlerim var. yeri geldikçe sizlerle paylaşaciğim. bu sayfa benim şiiir defterimin bir parçası. üçüncü şiir defterimin. ilkokuldan bi tane var. o biraz bakkalların veresiye defterine benziyor:d bir tane lise dönemine ait var. bir tane de üniversiteye ki bu o defter. kenarda yazan şiir ise "siyah gözlerine beni de götür." bu defter üniversitenin ilk yıllarına ait. şu an elimdeki defter son dönem defterim bunlardan çoooook farklı. ben gençken baya romantikliymişim meğersem. şimdi ohohooh... bi eline balta al onu gör beni görmee.naapalım yawwww. ağla sızla nereye kadar. vur patlasın çal oynasın o zaman. bu arada içerde genç bir sivri sinek geziyor. biraz sonra burada kan gözvdeyi götürecek. ya o sinek beni alır, ben onu her türlü alırım. derken bacağımdan bir parça almış eşşoğlueşşek. siz bekleyin ben şu sineği öldürüp geliyorum dostlar

22 Ağustos 2014 Cuma

itirafname :o

sevgili dostlarım şimdi sizlerle paylaşacağım şeyler pekte çarpıcı olmayan yüksek sesli düşüncelerimdir. dostlar şu an- doğum günümün kısa bir süre sonrasında- anladım ki ben meğer çocukmuşum. artık yaşlandım,  yaş kemale erdi, maymun da gözlerini açtı az biraz. pek çok hata yaptım, saçma sapan sözler söyledim, saçma sapan davrandım, dikkat çekmek adına bi sürü saçmalık yaptım. bugün itiraf ediyorum ve yaptığım tüm hataları açık bir şekilde görebiliyorum. evet dostlar insan gerçekten büyüyünce anlıyormuş. şu an gereksiz şekilde harcadığım zaman beni üzüyor. belki bundan bi kırk yıl sonra tebessüm edebilirim. ben çok çılgın bir tiptim. macera adına bi sürü eşşeklik yaptım. özür dileyeceğim kimse yok. kendimden başka kimseye zarar vermedim. ama artık duruldum. ruhum dinginleşti. aslıda yaşlandım, yorulmuşum meğerse. gerçekten de insan hayatında belli dönemler var. siz ne kadar mantıklı bir insan olursanız olun elinizde olmadan oluyor öyle saçmalama durumları. o zaman sorsanız ayaklarımın üstündeydim. o zaman şimdi neremin üzerindeyim :D pişman mıyım? yok benden öyle cümleler duymak şimdilik zor, belki bir on yıl sonra. gerçekten değişmeyen tek şey değişim. bende değiştim....hani diyoruz ya şu insanı hiç anlamıyorum. normal çünkü muhtemelen o da kendisini anlamıyordur :DD

7 Ağustos 2014 Perşembe

bir devlet hastanesinde tuhaf bir hikayeee!!!!



şimdi sizlere anlatacağım hikaye sevgideğer takipçi dostlarım gerçek hayattan alıntıdır. sizde baya merak uyandırdığımın bir heyecan dalgası yarattığımın farkındayım. belki de tüm olanları anlattıktan sonra bana küfredeceksiniz. ama olsun bunu birileriyle paylaşmam lazımdı. 
yer: bir devlet hastanesi
kahramanlarımız:  ben ve bi teyze
neyse tamam çok şişirdim kabul ediyorum. ya ben bugün rutin bi kontrol için hastaneye gittim. beklerken sıkışınca lavaboya gittim. elimi yıkıcam. burdan sonrasını dikkatli okuyun. önümden iki lavabo  herbir lavaboda da iki vanası olan birer çeşme var. şimdi sol taraftaki lavabonun iki vanayı da denedim su açılmadı. sağ tarafki lavabo da sol vana da çalışmadı. ama sağ vanayı çevirince yandaki lavabodan sıcak su gelmeye başladı. neyse elimi yıkadım. bu sefer çevirdiğim vana çalışmadı en son sağdaki lavabonun sağ vanasıyla çeşmeyi kapattım. sonra tuvaletten bi teyze çıktı. bu sefer o elini yıkamak için benim suyu açmayı başardığım vanayı çevirdi. hangi çeşmenin açıldığını tahmin bile edemezsiniz. işte edemediniz aklınıza gelen yanlış. ama bende bi gülme var. tabi teyzecağazım durumu anlamadı. kız sıyırdı diye bana bakıyo :DD yahu bu devlet hastaneleri gerçekten mucizeler yaratıyo, fizik kurallarıyla açıklamak zorrrr

24 Temmuz 2014 Perşembe

gece lafları işte

gençler gece gece öylesine konuşacağım sizlerle. neden derseniz. yapacak başka işim yok. sorumlu olduğum işleri vicdanımı rahat ettirecek düzeyde yaptım. asla daha fazlasını yapmam. vicdanen rahat hissedecek kadar :D filme başlasam sahura az kaldı. girebileceğim tüm sitelere girdim, bloklara şöyle bir göz attım. yok en iyisi bir iki kelam etmek. an itibariyle siyah tayt giymiyorum lila pijamalarımla bilgisayar kucağım da aklınıza gelebilecek en baba türküleri dinlemekteyim. mesela şu an neşet baba mühür gözlüm... böyle en ağır, ağıt tarzında türküler bile beni hüzünlendirmiyor da neşelendiriyor. hafif çakırkeyf oluyorum. ferahlatıyor. olips gibi birşey :D hatta kendi kendime salak salak sallanarak söylüyorum bile, ay suratımın ifadesi çok komik oluyor. böyle kaşlar küçük emraha doğru kayıyor falan... anamında uykusu kaçmış, dediğine göre hiç uyumamış ama yüzü gözü şiş. benim anam zaten hiç uyumaz, hep gözlerini dinlendirir. hatun tilki gibi yarı uyanık yaşıyor gerçekten. aşırı meraklı olduğunda sesli nefes alsan açıyo gözlerini. tuhaf öylee :D bana diyoki keşke yatakta dönmeseydim. gelip buraya türkü dinleseydim. neyse dostlar gece gece ulu orta konuşuyorum işte, haydi sizlere iyi geceler dedi siyah tayt giyen kızzzz...

EL YAPIMI SANDALET


sevgili az sayıdaki takipçi dostlarım. hani size daha önce bana kendi elceğezleriyle çanta yapan bir arkadaşımdan bahsetmiştim hatırlıyor musunuz?? o zaman size sandalette yapıyor demiştim. işte bir tane benim için tasarlamış. bende sizlerle paylaşmak istedim sevgili takipçi dostlarım.


bu ayakkabımızın arkadan görünüşü. bu arada ayak modeliniz de ben deniz oluyorum....


her zaman ki gibi bendeki keyif paşa da bulunmaz. bir kaç fotoğraf daha ekleyeceğim. ramazan ramazan sizler için bir sürü fotoğraf çektim.
önden arkadan sağdan soldan


bahçede evde :D


ebelere bebelere... ay çok uzattım pardon. o zaman hobi olarak bu ayakkabı çanta işini bir daha düşünün dedi siyah tayt giye kızzz..

18 Temmuz 2014 Cuma

efendimiz


evet dostlar şimdi size yukarıdaki kitaptan biraz bahsetmek istiyorum. aslında ben okuyalı baya oldu da şu sıralar bahsetmenin iyi olacağını düşünüyorum. kitap peygamber efendimizin hayatını anlatıyor tahmin edeceğiniz üzere. ilk önce kitaba biraz ön yargılı yaklaştım. ne yalan söyleyeyim sıkıcı olduğunu düşünmüştüm. fakat peygamber efendimiz bir roman kahramanı gibi ele alınmış ve hızlı okunuyor. ve benim dahi bilmediğim, ki siyer konusunda hiç fena değilimdir, birçok şey öğrendim. bir de bu parça parça anlatılanları kronolojik sırasıyla okuyunca daha anlamlı oluyor ve bazı ayetlerin hangi şartlar altında indiğini öğrenince kuran a da farklı bir gözle bakma imkanınız doğuyor. belki bu alanda yazılan en iyi kitap değil ama yine de tavsiye edebilirim.

15 Temmuz 2014 Salı

filistin



şimdi dostlar artık bu konuda da bir iki kelam etmek lazım. milyarlarca Müslümanın yaşadığı bir coğrafya da, küçücük bir ülke olarak bu siyonistlerin gösterdiği nasıl bir cür'et ben anlayamıyorum. hani sırf bizim ilkokullardaki öğrencileri toplasam, israil in etrafına dizsem " bir iki üç tükürün" desem hepsi boğulur gider. bu nasıl bi cesaret. tüm islam alemi olarak saldırsak,  yarımız bile kırılsa hepsi ölür gider. teknolojik üstünlükte bir yere kadar bence. yani küçücük çocukların kırılmasını ben kaldıramıyorum. savaşacaksan git kozlarını paylaş, çoluğu çocuğu niye karıştırıyorsun, diri diri yakmalar falan. artık yeter gerçekten

cici bebe

yahu bu cici bebe nasıl bir hastalıktır dostlar her dem tazeliğini koruyor. benim bi tane minnoş yeğenim var. aslında iki taneler de bu erkek olanı. aşırı tatlı bi yaratık. bir teyze olarak söyleyebilirim ki yeğen dünyadaki en tatlı ballı canlılardan bi tanesi, bana o kadar abuk subuk şeyleri yaptırabilecek nefes alıp veren başka bir canlı yaşamıyor. ne istese yapıyorum. geçenlerde üç katlı bir oyuncak mağazasına girdirdi beni zorla "MINNI" aldık. mınnı araba demek. üç milyar arabanın içinde gidip de en pahalı olanı seçtiği için kendisini ayrıca tebrik ediyorum. bu yeğen sevgisi başa bela gerçekten. neyse biz bu minnoşla markete girmek gibi bi başka hata yaptık. tabi bizimki koşmaya başladı, sonra eyde eydeee diye bağırarak gelip elimi tutup sürekledi. bu arada eyde, teyze demek. gidip bi sürü ıvır zıvıırı doldurduk sepete. tam sonunda kasaya geldik derken bi baktım elinde kocaman bi cici bebe paketi. neyse eve geldik, beyefendi kendi kanalını açtırdı, bütün aldırdığı çıntı pıntıyı doldurdu kucağına, bacak bacak üstüne de attıı, ohhhhhhh, neyse dostlar akşam ablama daha önce size bahsettiğim kahveden yaptım. yanında ne istersin, çikilota getirim, dedi yok, dedim kek getirim, dedi yok, dedim gofret getirim, dedi yokk, dedim zıkkıımmmm, ama hakketti, bizimki cici bebe istiyor. benim minnoşun cici bebesinin yarısını bitirdi manyak. itiraf edeyim bi iki tane de ben almış olabilirim. bu cici her yaşta vazgeçilmez bişe. adamlar içine bağımlılık yapan birşey mi atıyolar ne anlamadım kii



bu fotoğrafta çok komikime gitti paylaşmak istedim. hadi gidip kendinize bi kahve yapın yanında cici bebe iyi gidiyo valla :DDD

10 Temmuz 2014 Perşembe

kervan saray kahvesi

evvet dostlar çok çok kısa tok kaldığımız saatçiklerde ağzımızı tatlandırabileceğimiz hoş bir lezzet..... bugün sizlere kervansaray kahvesi olarak tanıdığımız fakat farklı rivayetlere göre Mezopotamya kahvesi de olabilecek içeceği tanıtacağım. Bu kahve 7 farklı çeşit kahvenin birleşimi. sahip çıkanı çok. bazıları adıyaman bazıları aksaray bazıları mardinli olduğunu söylüyor. neyse farketmez sonuç olarak yumuşak aromalı bir tadı var. türk kahvesi gibi pişiriliyor. ben hediye olarak aileme almıştım. ablam o kadar beğendi ki annemler için aldığım pakete de el koydu. kahve fincanında değil çay fincanında içiyor. her seferinde de bu niye çabuk bitiyor diye bana kızıyor. napim canım çorba tasına koyamam ya!!  yani baya da güzel aslında. şindik kalkıp mardin aksaray gezemeyeceğimize göre internetten sipariş verebilirsiniz bebişler. o zaman afiyet olsun dedi siyah tayt giyen kız

28 Haziran 2014 Cumartesi

çok mu ayran gönüllüyüm nee


selam dostlar. öncelikle sizlere hayırlı ramazanlar demeliyim. bugün ramazanın ilk günü ve ben açım doğal olaraktan. beni bilen bilir ben biraz ayıla bayıla oruç tutuyorum. sanırım psikolojik bir durum. daha uyanır uyanmaz susuzluktan ölerek uyandım. mantıklı değil. sanırım ramazan başlamadan bir ay önce her sabah iki bardak su içme alışkanlığını bırakmam lazım. neyse lafı çok uzatmayayım. yukarıda gördüğünüz arkadaş benim gelecek yıl çalmayı düşündüğüm alet oluyor. daha birine yeni başlamışken bu nereden çıktı diyeceksiniz. ama napim elime çok yakıştı. üstelik erbane de kendimi baya geliştirdim. valla neredeyse erbane ile çalınabilcek tüm parçaları çalıyorum, hatta süsleme bile yapmaya başladım. seneye ona da devam edicem. ama bu kemandan vazgeçmemi gerektirmiyor. hoca hanım benim keman elimin olduğunu söyledi. biraz tutuş çalıştık. ama pek başarılı olamadım çünkü, resimdeki arkadaş bir viyola, yani keman irisi. benim eller de küçük olunca kavramakta zorlandım.

bir de resimde bir çanta fark edeceksiniz. onu da arkadaşım benim için tasarladı. tamamen el yapımı. çanta yapım kursuna gidiyordu. çok cici şeyler yapmış, oldukça başarılı. sadece çanta değil sandalet falan da yapıyorlarmış. ben bir çift sipariş ettim. bakalım nasıl olacak. eğer yakınınızda varsa sizde bir çanta kursuna gidebiliriz. canınızın istediği modeli yapabilirsiniz böylece. baya otantik güzel şeyler tasarlıyorlar. eğlenceli olabilir. böyle dedi siyah tayt giyen kızzzz

23 Haziran 2014 Pazartesi

hasankeyf diley diley

nasıl ama nefes kesici değil mi? gerçi ben üzerinde biraz oynadım ama hala çok güzel. ben yaklaşık iki hafta önce bu manzarayı izlemekteydim. 




burası vadi, her yer çok net görünmüyor lakin. o oyuklar mağara ve insanlar 2008 yılına kadar orada yaşıyorlarmış. şimdi baraj için boşaltılmış. eğer her hangi bir çare varsa bu tarihi miras kesinlikle yok edilmemeli. belki alternatif bir enerji kaynağı bulmak mümkün. ama yy lar öncesindeki medeniyetleri tekrar diriltip aynı şeyleri yaptıramayız. eğer bizim ülkemizde göz göre göre böyle bir miras yok edilirse bizi de iskenderiye kütüphanesini yok eden yobazlar gibi anacakları kesin.

burası çarşısı. hatıra olarak bir şeyler alabilirsiniz. zaten bi 20 30 yıl sonra sadece fotoğraflarını görebileceğiniz bir mekan.

bu da bir başka açı

bu da biraz yukarıda bulunan zamanının kraliyet sarayı! nın duvarındaki bir resim. ilginç değil mi?


bu da vadiye tepeden bir bakış. tek sıkıntı buraya  giriş kapalı. tek anahtar çoban ali de. telefon numarası bende var. gitmeye karar verirseniz bana ulaşın.


bu da çarşıdaki dükkanlardan bir kare. işte böyle arkadaşlar. bu güzelim mekan sular altına gömülmek üzre. son bir bakış atmak için acele etmelisiniz....

11 Haziran 2014 Çarşamba

BEYAZ SU( GÜZEL BİR DURAK) *


Merhaba dostlar. bugün sizin için güzel bir mekandan bahsedeceğim. burası mardin nusaybin yolu üzerinde beyaz su denilen ve bir su kaynağının üzerine konumlanmış restoranlardan oluşan bir mevki. en sağdaki ayak benim. ama derenin kenarında değil restoranın içindeyiz ve orası masamızın altı. eğlenceli değil mi? tabi kış aylarında tavsiye edilmez ama, şu sıralar dinlenmek ve güzel bir gün geçirmek için ideal bir yer. çarşısından hediyelik eşyalar aldıktan sonra bunu yiyoruz.


test ettim onayladım. on on on... 

bu da mekan, eğer yolunuz düşerse uğrayın kardeşlerim. bölee dedi siyah tayt giyen kız

9 Haziran 2014 Pazartesi

mutlu sonn

evvet dostlar, işte emekleriiimm in neticesi. ilk puzzle mı ölümsüzleştirdim. daha karar vermedim kendime mi saklasam yoksa benim için önemli olan birine mi hediye etsem, siz ne dersiniz kardeşlerim. böle dedi siyah tayt giyen kız.

4 Haziran 2014 Çarşamba

can candır!!!





bunlar benim cici çiçeklerim. çok süslüler değil mi?? oda da tek başına oturmaktan sıkıldım, bende gidip kendime can yoldaşları buldum. pembe olan Şükriye, beyaz olan Lütfiye, mor olan Şükufe... Şükufe nin isim annesi adasehir oluyor. kendisi en çok mor olanı beğendi. aslında bir arkadaşımın annesi "cevriye" isminde ısrar etti ama ben adasehir i kırmadım :DD internetten baya bi araştırma yaptım bakımları konusunda. daha önce orkideler büyütmüştüm ama bu benim ilk menekşe tecrübem. bunlar da biraz cilveli çıktı. yaz kış çiçeğini koruyabiliyor ama dikkatli bakmak gerekiyor. ne çok sıcak ne soğuk olacak. ne çok güneşli ne gölgeli olacak.mümkünse güneş ışınları yasımalı gelecek. ne çok kuru ne çok sulu olacak. oyy fena yani. elimden geldiğince gönüllerini hoş tutmaya çalışıyorum. arada muhabbet ediyoruz.  onlara " midasın kulakları eşşek kulakları" diyorum. onlarda kimseye söylemiyor :)

31 Mayıs 2014 Cumartesi

böceklerrrrr.. ıyykk...



şu an yukarıda gördüğünüz sevimsiz çekirge biraz önce bizim evimizde ikamet ediyordu. hayır zıplaması yetmiyormuş gibi bi de uçuyor eşşoğlu eşşek... tabi benim cesur ev arkadaşım hakladı namussuzu. herkese lazım böyle ev arkadaşı. yalnız içerdeki çığlık kıyameti tahmin edemezsiniz. hani içeri sapık bi tecavüzcü girse bu kadar çığlık kopar mı bilmem. tabiki ben olay mahaline kesinlikle yaklaşmadım. yalnız cinayette benim de tuzum bulunsun diye terliğimi bağışladım. daha sonrasında da cinayet silahını çamaşır suyuyla yıkadım tabiki. yahu burası nasıl bir memleket ben anlamadın. çok böcüklü.... ya her gece 4 tane sivri haklıyorum. aptal hayvan her seferinde yatağın başına konuyor. dergilerimden birini bu işe tahsis ettim. bi tane daha uçan bi yaratık çeşidi var , ben onun ne olduğunu anlamadım. çok kötü çok. hava dehşet sıcak ve cam açamıyorum. beni hayatımın sonuna kadar her türlü böcükten koruyacak bir erkekle hemen şu an evlenebilirim. ekolojik dengedeki yerlerine saygı duyuyorum gerçekten, ama benden uzakta bi yerlerde olursaaaaa..

harddisk

bu da benim yeni aldığım harddisk. samsung 1 tb. heryerlerde bulabilirsiniz. ben sevdim. hem tasarımı güzel hem de canavar gibi, çok hızlı. aranızda ihtiyacı olan varsa tavsiye ederim. hem de ucuz bence. bütün bilgisayarı içine kustum. benim kartorozda rahatladı. bu arada kartoroz benim bilgisayarın adı.

22 Mayıs 2014 Perşembe

sokrates

selamlar az sayıdaki takipçi dostlarım. bugün sizlere eski köpüşüm sokratesi tanıştıracağım...






resimlerde biraz buruşuk çıktığının farkındayım, naparsınız fotojenik değil çocukcağız. aslında çok tatlıydı kendisi. bana bir veteriner arkadaşım vermişti. sokakta kalmış annesiyle kardeşleri ölmüş. daha 3 günlüktü bana geldiğinde. elimde büyüdü kerata. resimlerde belli oluyor mu bilmiyorum ama bir karışlık bir arkadaş. ben ona bebe mamalı, sütlü yoğurtlu karışımlar hazırlıyordum, hiç yemek ayırt etmezdi. mamasını içerken elime şamar vuruyordu, annesinin memesi sanıyordu yawrucak. zaten arkadaşımda bebişi besleme konusunda beni yetenekli bulduğu için bana vermişti. neyse efemmm ben bunu aldım 13 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından memlekete götürdüm. otobüsten inerken muavin tuhaf bi şiveyle "aldın mı itini" dedi. "aldım merak etme yemez" dedim. mal yaaa! neyse efemmmm annem ev hayvanlarından pek hoşlanmaz, benim minnoşu çikileta kutusunun içinde görünce bastı çığlığı, kutuyu havada zor yakaladım valla:D ilk önce kabul etmek istemedi. " anne bak bu hem öksüz hem yetim , kardeşleri de ölmüş sokağa mı atalıım, ölsün mü yani" dedim dayanamadı :D ana yüreği. aslında bayada sevmeye başlamıştı sokratesi, ta ki bizim minnoş kapının önüne işeyene kadar. annemle aralarındaki sevgi bağı o anda koptu:D bizim köpüş apartman boşluğuna taşındı tabi. eniştemle beraber 1,5 ay baktık. artık 30 cm falan olmuştu. apartman boşluğu için ebatları şartları zorlayınca, çok iyi bakılması koşuluyla bahçeli evi olan birine evlatlık verdim. evladımm. hey gidi ne günlerimiz geçti beraber. ilk önce yıkardım, sonra saç kurutma makinesiyle kuruturdum. zaten yeğenlerimin şampuanıyla yıkıyordum. duştan çıkınca bizimki kirpiye dönerdi.:D işte öyle tatlı bi köpekti. memlekete gidince ziyaretine gitcem, yeni fotosunu çekip size de gösteririm...xoxo

18 Mayıs 2014 Pazar

dayanamadım :((

şu an yatağımdan kalkıp geldim. dayanamadım bunu sizinle paylaşmam lazım. çok az insana hitap ettiğimi biliyorum, yine de bilin istedim. bu filmi az önce izledim. mutlaka izleyin. ben şimdiye kadar izlememiş olduğum için pişmanım. izlediğim en iyi anime diyerek filme haksızlık etmek istemiyorum. çünkü sadece anime kategorisinde değil tüm filmler içerisinde benim listeme girmeye her türlü hakkı olan bir film.yani filmi sanatsal açıdan değerlendiremeyecek kadar  duygusalım şu an. yazdığım ger kelimyi tekrar yazıyorum. çünkü yanlış yazıyorum. tuz yaktı gözlerimi. kadraj, metaforlar falan herşey harika ama onunla ilgilenemiyorum. konu ve işleniş biçimi beni mahvetti. yemin ediyorum ciğerim yanıyor. oldukça fazla sayıda film izlemiş birisi olarak söyleyebilirim ki ben kolay ağlamam çok olsa gözlerim dolar. çok rahat söyleyebilirim ki şu an suratımı hissetmiyorum, şişti... hıçkıra hıçkıra ağladım. ben şiddetle izlemenizi tavsiye ederim. ama önce peçeteleri ve suları hazırlayın. çok sıkı bi tokat yiceksiniz. şu an kendimi sorguluyorum. vallahi boşuna yaşıyoruz. bütün dünyalılar olarak insanlığımızdan utanıyorum. o bilye sahnesinde ben tamamen koptum size başarılar...
bu da benim aşkımmmmm, daha fazla bakamicam kötü oluyorum. zaten gözüm doldu göremiyorum

11 Mayıs 2014 Pazar

Bazen koyun kasap karışıyor işte

selam dostlar. ben yine geldim. bir süredir suskundum. iş yoğunluğu münasebetiyle. ama aslında ben hamuş olmayı severimde.( bilmeyenler için hamuş mevlananın mahlasıdır, sessiz demek) aslında kendi küçük dünyalarımızda kurduğumuz kainat içinde pek önemsiz şeylerden bahsedeceğim ama sizlerle paylaşmak istedim napiimm.


bu benim yeni saatimmmmmm. nasıl cici mi??? ben çok beğendim, biraz açıldım ama pişman değilim, aklımda kalacağına kolumda kalsın di mi??

bu daa yeni göslüğüm.... ne yalan söylim bana çok yakışıyo beee! bazı iş arkadaşlarım beni görünce hep teşvikiye camini hatırlatıyolar ama olsun hep hasetten o   :DDDDD ya dediğim gibi bugün size çok önemli şeyler söylemicem, arada kaçamak yapmak lazım dostlar. öpüldünüz xoxo

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...